Bayram Sabahı Gelen Mutluluk
Bir Ramazan Bayramı sabahıydı. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), mescide gitmek üzere evinden çıkmıştı. Yolda, bayram sevinciyle oynayan çocukları gördü; hepsi yeni elbiseler giymiş, neşe içinde koşuşturuyorlardı. Ancak bir köşede, eski ve yırtık elbiseler içinde, üzgün bir şekilde oturan bir çocuk dikkatini çekti.
Peygamberimiz, çocuğun yanına yaklaşıp şefkatle sordu: “Neden arkadaşlarınla birlikte oynamıyor ve burada tek başına ağlıyorsun?”
Çocuk, karşısındaki kişinin Peygamber olduğunu bilmeden içini döktü: “Babam, falanca savaşta Peygamberimizin yanında şehit düştü. Annem başka biriyle evlendi; üvey babam, babamdan kalan mirası yedikten sonra beni sokağa attı. Günlerdir aç ve susuz dolaşıyorum, yatacak bir yerim yok. Bugün bayram; diğer çocuklar yeni elbiseler içinde mutlu mutlu oynuyorlar. Ben ise kimsesiz ve perişanım.”
Bu sözler, Peygamberimizin yüreğini derinden etkiledi. Çocuğun başını okşayarak dedi ki: “Yavrum, ister misin ben senin baban, Âişe annen, Ali amcan, Hasan ve Hüseyin kardeşlerin, Fatıma da ablan olsun?”
Çocuk, karşısındaki kişinin Peygamber olduğunu anlayınca gözleri parladı ve sevinçle: “Nasıl istemem, ya Resulallah!” diye cevap verdi.
Peygamberimiz, çocuğun elinden tutarak onu evine götürdü. Hz. Âişe, çocuğu anne şefkatiyle karşıladı; yıkadı, temiz elbiseler giydirdi ve karnını doyurdu. Çocuk, kısa sürede diğer çocuklardan daha güzel elbiseler içinde, mutlu bir şekilde sokakta oynamaya başladı.
Arkadaşları, onun bu haline şaşırarak sordular: “Daha önce eski elbiseler içinde üzgün bir şekilde oturuyordun; şimdi nasıl böyle güzel elbiseler giydin ve neşelendin?”
Çocuk, gururla cevap verdi: “Artık Peygamberimiz benim babam, Âişe annem, Ali amcam, Hasan ve Hüseyin kardeşlerim, Fatıma da ablam oldu. Bütün sıkıntılarım sona erdi; ben sevinmeyeyim de kim sevinsin?”
Diğer çocuklar, biraz da kıskanarak: “Keşke bizim de babalarımız o savaşta şehit düşseydi de bizi de Peygamberimiz evlat edinseydi,” dediler.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hayatı boyunca yetimlere ve kimsesizlere karşı daima şefkat ve merhamet göstermiş, onları koruyup kollamıştır. Bu hikâye, onun engin merhametinin ve insan sevgisinin güzel bir örneğidir.