Trendler

Ayıcık ve Sihirli Mantar Masalı

Bir varmış bir yokmuş, yemyeşil ormanın derinliklerinde Minik Ayıcık adında meraklı ve cesur bir yavru ayı yaşarmış. Ayıcık, kardeşi Pati ile birlikte annesiyle mutlu bir hayat sürüyormuş. Her sabah ormanda dolaşmayı, çiçekleri koklamayı ve kuşların şarkılarını dinlemeyi çok severmiş. Ama ayıcığın en büyük hayali, bir gün ormanın gizemli köşelerinde saklı mucizeleri keşfetmekmiş.

Bir gün erkenden uyanmış, annesine “Bugün yalnız gezmek istiyorum” demiş. Annesi önce endişelenmiş ama Ayıcık’ın sorumlu bir yavru olduğunu biliyormuş; sonunda izin vermiş. Ayıcık sırt çantasını almış, biraz bal, biraz meyve koymuş ve ormana doğru yola çıkmış. Orman her zamankinden daha sessiz, daha büyülü görünüyormuş. Kuşların ötüşü uzaktan geliyormuş, yapraklar hafifçe hışırtılarla dans ediyormuş.

Ayıcık, ormanın derinliklerinde ilerlerken patikadan uçsuz bucaksız bir mantar tarlasına gelmiş. Farklı boylarda, renklerde mantarlar göze çarpıyormuş: mor olanı, sarı olanı, benekli kırmızı olanı… Tam o sırada, gölgenin üzerinden hafif bir esinti geçerken, toprakta pırıl pırıl parlayan küçük bir mantar fark etmiş. Mantarın altındaki gövdesinden hafif ışıltılar yayılıyormuş. Ayıcık merakla eğilmiş ve mantara dokunmuş — o anda mantar yavaşça yukarı doğru titremiş ve sihirli bir sesle şöyle demiş: “Ayıcık, seni bekliyordum.”

Ayıcık önce şaşırmış, sonra heyecandan titremeye başlamış: “Sen konuşuyorsun mu?” demiş. Mantar, ışık saçan bir halkayla konuşmuş: “Evet, ben sihirli mantarım; ormanın kalbinden gelen eski bir büyünün taşıyıcısıyım. Ama güçlerim zayıf. Beni koruyan canlılar gerekir.” Ayıcık’ın gözleri parlamış: “Peki ben ne yapabilirim?” demiş.

Sihirli mantar devam etmiş: “Benim birkaç damlası, ormanı hastalıklardan korur, kurumuş ağaçları canlandırır, solan çiçekleri yeniden açtırır. Ama ben yalnızım. Senin yardımına ihtiyacım var. Üç iyi kalpli dilek taşıyan canla birlikte olursan, ormanın dengesi yeniden kurulabilir.”

Ayıcık, yardım etmeye hazırmış ama “Nasıl bulurum onları?” diye sormuş. O sırada ormanın dallarından bir sincabın neşeli sesi gelmiş: “Ben Uçan Sincap, yaban meyvesi topluyorum, seni duydum ve yardım etmek isterim!” Ardından biraz ileride dallarda sallanan zarif bir kelebek sesi duyulmuş: “Ben Renkli Kelebek, gel beraber bu maceraya katılayım.” Ve son olarak, ormanın tepesinden bilge bir baykuş inmiş: “Ben Bilge Baykuş, yüzyıllardır ormanı korurum, bu sihirli görev benim kaderimde var.”

Böylece dört dost bir araya gelmiş: Ayıcık, Uçan Sincap, Renkli Kelebek ve Bilge Baykuş. Sihirli mantarın rehberliğinde yola koyulmuşlar. Yolda, kurumakta olan bir göletin üzerindeki yosunları temizlemiş, susuz kır çiçeklerine su götürmüş, kurumuş dallara canlı yumruklar vermiş (şefkat dolu dokunuşlarla). Her adımda mantar, küçük enerji ışıkları yaymış ve doğa yeniden canlanıyormuş.

Fakat yol kolay değilmiş. Ormanın karanlık bir köşesinde, siyah bir sisin içinde kötü niyetli bir gölge bekliyormuş: “Bu sihri benim olmalı,” demiş golge. Onları engellemek için kara kökler fırlatmış, ucunda dikenli sarmaşıklar dolaşmış. Ayıcık ve dostları korkmamışlar: Uçan Sincap çevikliğiyle sarmaşıkları atlatmış, Renkli Kelebek parlak ışıkla gölgeyi şaşırtmış, Bilge Baykuş bilge sözlerle gölgeye huzur getirmeye çalışmış. Ayıcık ise cesurca sihirli mantarı göğsüne sıkı sıkı tutmuş.

ayicik ve mantar

En sonunda gölge pes etmiş. Karanlık dağılmış, sis uzaklaşmış. Ormanın kalbi olan büyük kadim ağacın altına gelmişler. Sihirli mantar tüm gücünü topladığı bir ışık yayıvermiş; ağaç, çiçekler, otlar, kuşlar hepsi canlanmış. Orman yeniden o canlı, nefes veren güzelliğine kavuşmuş.

Masal Oku

Ayıcık ve dostları, mutlu bir şekilde mantarı güvenli bir magaraya yerleştirmişler. Mantar orada huzurla duracak, ihtiyaç oldukça ışık verecekmiş. Ayıcık eve döndüğünde annesi merakla sormuş: “Nasıldı gezmen?” Ayıcık uzun uzun anlatmış: sihirli mantarı, dostları, karanlık gölgeyi ve doğayı nasıl kurtardığını. Annesi gözleri dolu dolu dinlemiş, sarılmış oğluna: “Sen çok cesursun ve kalbin çok temizmiş,” demiş.

O günden sonra, Ayıcık ormana her gittiğinde, dostları ile birlikte o gizemli mantarın ışığını hatırlamış. Ormanın derinliklerinde, yeşilin her tonunda yaşam sürüyornuş, dostluklar bağlanmış, doğa onarılmış.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu