Altın Saçlı Kız Masalı

Bir varmış bir yokmuş… Ormanın kenarında küçük bir kasaba varmış. Bu kasabada, saçları altın gibi parlayan, meraklı mı meraklı bir kız yaşarmış. Herkes ona “Altın Saçlı Kız” dermiş. Altın Saçlı Kız, ormanı çok severmiş. Kuşların şarkılarını dinlemek, çiçeklerle konuşmak, kelebekleri izlemek ona büyük mutluluk verirmiş. Annesi her zaman, “Ormanda çok uzaklara gitme, kaybolursun,” dermiş ama Altın Saçlı Kız’ın merakı bazen bu öğütleri unuttururmuş.

Günün birinde, güneşli ve serin bir sabah, Altın Saçlı Kız yine ormana gitmiş. Renk renk çiçekler toplamış, sincaplara selam vermiş. Derken, ormanın daha önce hiç gitmediği bir köşesine varmış. Ağaçların arasında küçük ama çok şirin bir kulübe görmüş. Kapısı hafif aralıymış. Merakı dayanılmaz hale gelmiş ve içeri bakmaya karar vermiş.

Kulübenin içinde tertemiz bir düzen varmış. Masanın üstünde üç tabak sıcak çorba duruyormuş. Acıkan Altın Saçlı Kız, önce en büyük tabaktan bir kaşık almış ama çok sıcakmış. Ortanca tabaktaki çorba çok soğukmuş. Küçük tabaktaki ise tam kararındaymış ve hepsini bir güzel içmiş. Karnı doyunca etrafa biraz daha bakınmak istemiş.

Odada üç sandalye varmış. Büyük olan sert ve rahatsız, ortanca olan fazla yumuşakmış. Küçük olan ise tam rahatmış. Ne yazık ki Altın Saçlı Kız üzerine oturduğunda sandalye kırılıvermiş! Üzülmüş ama merakı dinmemiş.

Sonra diğer odaya geçmiş. Orada da üç yatak varmış. Büyük yatak çok geniş, ortanca yatak çok dar gelmiş. Ama küçük yatak tam onun boyundaymış. Üzerine yatınca o kadar rahatlamış ki gözleri kapanmış ve hemen uykuya dalmış.

Tam o sırada kulübenin sahipleri, yani ormanda yaşayan üç ayı geri dönmüş. Baba Ayı, Anne Ayı ve Küçük Ayı… Masaya geldiklerinde Baba Ayı kükremiş:

— Benim çorbamdan biri içmiş!

Anne Ayı da:

— Benimki de eksik!

Küçük Ayı ise:

— Benim çorbam bitmiş! Hepsini yemiş!

Sonra sandalyelere bakmışlar. Küçük Ayı bağırmış:

— Benim sandalyem kırılmış!

Yatak odasına geçtiklerinde hepsi şaşkınlıkla duraklamış. Çünkü Küçük Ayı’nın yatağında biri varmış! Altın Saçlı Kız’ın sarı saçları yastığa dağılmış, mışıl mışıl uyuyormuş. Ayıların sesleriyle uyanan Altın Saçlı Kız gözlerini açmış ve karşısında üç ayıyı görünce çok korkmuş.

Ama ayılar öylece ona bakıyormuş. Hiçbiri zarar vermeye niyetli değilmiş. Altın Saçlı Kız hemen ayağa kalkmış, özür dilemiş:

— Çok yorgundum ve kapı açıktı… Lütfen affedin!

Anne Ayı gülümseyerek:

— Meraklı kızlar bazen hata yapar. Ama önemli olan kalbinin temiz olmasıdır, demiş.

Küçük Ayı da gülerek:

— Bir dahaki sefere birlikte oynarız, demiş.

Altın Saçlı Kız teşekkür ederek kulübeyi terk etmiş. Koşarak evine gitmiş ve annesine her şeyi anlatmış. O günden sonra ormanda gezdiğinde daha dikkatli olurmuş. Üç ayıyla da sık sık buluşur, onlarla birlikte oyunlar oynarmış.

Ve bir daha hiçbir sandalye kırılmaz, hiçbir çorba heba olmazmış…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu