Giriş Paragrafı
Dünyadaki en büyük sihir nedir, hiç düşündünüz mü? Belki de başkalarını anlamak ve onlara yardım etmektir. Bu özgün masalımız, ormanın derinliklerinde parlayan sihirli bir gölü ve oradaki mavi bir taşın sırrını keşfeden meraklı bir çocuğun hikayesidir. Masalın sonunda, çocuğunuzla “empati” ve “doğayı koruma” üzerine nasıl konuşabileceğinize dair notlarımızı bulabilirsiniz.
Büyülü Göl ve Mavi Taş
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, ormanın yamacındaki küçük, şirin bir köyde Can adında meraklı bir çocuk yaşarmış.
Can, en çok ormanda dolaşmayı severmiş. Ağaçlara tırmanır, kelebekleri kovalar ve dere kenarındaki kurbağaların sesini dinlermiş.
Köyün en yaşlısı, Bilge Nine, ona hep “Büyülü Göl”den bahsederdi. “Ormanın kalbinde,” derdi, “öyle bir göl vardır ki, suyu ay ışığı gibi parlarmış.”

Bir gün Can, daha önce hiç gitmediği bir patikaya sapmış. Sık ağaçların arasından geçmiş, eğrelti otlarını aşmış ve birden durmuş.
Gözleri parlamış. Karşısında, Bilge Nine’nin anlattığı o göl duruyormuş! Suyu gerçekten de gümüş gibi parlıyormuş ve etraf çok sessizmiş.
Gölün tam kenarında, diğer taşlardan çok farklı, parlak, gök mavisi bir taş görmüş. Taşa doğru yavaşça yürümüş.

Can şaşkınlıkla sesin geldiği yere bakmış. Dalda küçük bir serçe kuşu duruyormuş. Can, kuşun ne dediğini anlıyormuş!
“Neden üzgünsün küçük kuş?” diye sormuş.
Serçe, “Yuvam bozuldu,” demiş. “Dün geceki fırtına dalları kırmış. Yavrularım üşüyecek.”
Mavi taş elinde sıcacıkmış. Can, taşın ona sihirli bir güç verdiğini anlamış: Başkalarının hislerini anlama gücü.
Hemen serçeye yardım etmeye karar vermiş. “Üzülme,” demiş. “Sana yardım edeceğim.”
Birlikte çalışmışlar. Can, yerden yumuşak yosunlar ve kuru otlar toplamış. Serçe de bunları gagasıyla taşıyıp yuvasını onarmış.
Kısa sürede yuva eskisi gibi sıcacık olmuş. Serçe, Can’ın etrafında mutlulukla uçuşmuş: “Teşekkür ederim, iyi kalpli çocuk!”
Can gülümsemiş. Mavi taş sayesinde harika bir şey öğrenmiş: Yardım etmenin verdiği mutluluğu.
Taşı yavaşça öpmüş ve gölün kenarına, bulduğu yere geri koymuş. “Belki başka birinin de sana ihtiyacı olur,” diye fısıldamış.
Evine dönerken artık sihirli bir taşa ihtiyacı yokmuş. Çünkü en büyük sihrin, yani sevgi ve yardım etmenin kalbinde olduğunu biliyormuş.
Masalın Ana Fikri
Bu masal, gerçek sihrin özel güçlere sahip olmakta değil, etrafımızdaki canlıların duygularını anlayabilmekte (empati) ve onlara yardım eli uzatmakta olduğunu anlatır. En büyük mutluluk, başkalarına karşılıksız iyilik yapmaktan gelir.
Ebeveynler İçin Pedagojik Notlar
Empati Gelişimi: Bu masal, çocuğunuza “empati” kavramını somut bir şekilde (Mavi Taş) göstermek için harika bir araçtır. “Can, kuşun ne hissettiğini anladı” cümlesi üzerinden, onun da arkadaşlarının veya hayvanların ne hissedebileceğini konuşabilirsiniz.
Doğa Sevgisi ve Sorumluluk: Can’ın ormanı sevmesi ve serçeye yardım etmesi, doğaya karşı sorumluluk bilincini pekiştirir. Birlikte bir çiçek ekmek veya sokaktaki hayvanlara su vermek gibi küçük eylemlerle bu mesajı destekleyebilirsiniz.
Maddi Olmayan Değerler: Can’ın sihirli taşı alıp götürmek yerine onu ait olduğu yere bırakması, önemli bir derstir. Mutluluğun “sahip olmak” ile değil, “iyilik yapmak” ile ilgili olduğunu vurgulamak için bu noktayı kullanabilirsiniz.
Çocuğunuzla Konuşun: Tartışma Soruları
- Can, mavi taşı bulmadan önce serçenin üzgün olduğunu fark edebilir miydi? Nasıl?
- Sence mavi taşın sihri tam olarak neydi? Sadece konuşturmak mı, yoksa başka bir şey mi?
- Can, taşı eve götürmek yerine neden göl kenarına bıraktı? Sen olsan ne yapardın?
- Sen de Can gibi hayvanların dilinden anlamak isteseydin, onlara yardım etmek için neler yapardın?
Bu masalı beğendiyseniz diğer Eğitici Masallar içeriklerine göz atabilirsiniz.






