Bir zamanlar yeryüzünde insanların ve hayvanların bir arada yaşadığı kocaman bir dünya varmış.
O zamanlar insanlar birbirlerine karşı saygılı olmayı, doğayı sevmeyi ve iyilik yapmayı birazcık unutmuşlar. Kalpleri katılaşmış, yüzleri gülmez olmuş.
Ama aralarında biri varmış ki, onun kalbi pamuk gibi yumuşacıkmış. Adı Nuh’muş. Hz. Nuh, herkese iyiliği, güzelliği ve doğruyu anlatırmış ama kimse onu dinlemek istemezmiş.
Bir gün Yüce Allah, Hz. Nuh’a çok önemli bir görev vermiş. Ona, kocaman, devasa bir gemi yapmasını emretmiş. Çünkü yeryüzünü temizleyecek büyük bir yağmur yağacakmış.
Hz. Nuh hemen işe koyulmuş. Ormandan en sağlam ağaçları seçmiş. Keserini eline almış, tahtaları birleştirmeye başlamış.
Görenler şaşırıp kalıyormuş. “Burada deniz yok ki, koca gemiyi neden yapıyorsun Nuh?” diye onunla alay ediyorlarmış.
Ama Hz. Nuh onlara aldırmamış. “Ben görevimi yapıyorum, sabrediyorum,” dermiş. Çekiç sesleri günlerce, haftalarca yankılanmış: Tak, tak, tak!
Sonunda gemi bitmiş. O kadar büyükmüş ki, apartmanlar kadar yüksek, futbol sahaları kadar genişmiş. İçinde odalar, kilerler ve pencereler varmış.
Sonra sıra en heyecanlı kısma gelmiş. Allah, Hz. Nuh’a her hayvan türünden birer çifti gemiye almasını söylemiş.

Düşünsenize! Ormanın kralı aslan ve eşi, uzun boyunlu zürafalar, çizgili zebralar, hatta minik karıncalar bile sıraya girmiş.
Filler hortumlarını sallayarak, kuşlar cıvıldayarak gemiye binmişler. Hepsi Hz. Nuh’un sözünü dinliyor, uslu uslu yerlerine geçiyorlarmış.
Hz. Nuh, ailesini ve kendisine inanan o az sayıdaki iyi insanı da gemiye almış. Kapılar kapanmış ve herkes beklemeye başlamış.
Derken gökyüzü kararmış. Önce tıp, tıp, tıp diye yağmur damlaları düşmüş. Sonra şarıl şarıl, bardaktan boşalırcasına bir yağmur başlamış.
Sular yükselmiş, dereler taşmış, ovalar deniz olmuş. Ama Hz. Nuh’un sağlam gemisi, suyun üzerinde bir tüy gibi hafifçe yüzmeye başlamış.
Geminin içi çok hareketliymiş ama herkes güvendeymiş. Aslanlar kuzularla yan yana uyuyor, kuşlar geminin tavanına tünüyorlarmış.
Günler, geceler boyunca yağmur yağmış. Dışarıda fırtınalar kopsa da, geminin içinde huzur varmış. Hz. Nuh, hayvanları besliyor, onlarla konuşuyormuş.
Sonunda yağmur durmuş. Güneş, bulutların arasından gülümseyerek yüzünü göstermiş. Ama her yer hala suyla kaplıymış.
Hz. Nuh, suların çekilip çekilmediğini anlamak için beyaz bir güvercin göndermiş. Güvercin uçmuş, uçmuş ama konacak bir dal bulamadan geri dönmüş.
Biraz daha beklemişler. Hz. Nuh sabretmeyi çok iyi bilirmiş. Bir süre sonra güvercini tekrar göndermiş.
Bu sefer güvercin gagasında yemyeşil bir zeytin dalıyla geri dönmüş! Bu, “Sular çekildi, ağaçlar ortaya çıktı, hayat yeniden başlıyor!” demekmiş.
Herkes sevinçten havalara uçmuş. Gemi, Cudi Dağı denilen yüksek bir tepeye yavaşça oturmuş.
Geminin kapıları açılmış. Hayvanlar, insanlar, herkes neşeyle dışarı çıkmış. Toprak mis gibi kokuyormuş.
O sırada gökyüzünde daha önce hiç görülmemiş, rengarenk bir kemer belirmiş: Gökkuşağı! Bu, zorluklardan sonra gelen güzelliğin müjdecisiymiş.
Hz. Nuh ve yanındakiler, kurtuldukları için şükretmişler. İyiliğin, sabrın ve inancın insanı her zaman selamete çıkaracağını bir kez daha anlamışlar.
Ve o günden sonra dünya, iyilikle yeniden kurulmuş. Gökkuşağı ne zaman çıksa, insanlar Hz. Nuh’un o güzel gemisini ve umudunu hatırlamışlar.
Bu hikayeyi beğendiysen eğer Dini Hikayeler kategorisini inceleyebilirsiniz.
Ebeveyn Rehberi
Bu bölüm, hikayenin çocuklar üzerindeki olumlu etkisini pekiştirmek ve masalı sadece bir “okuma saati” etkinliğinden çıkarıp, çocuğunuzla aranızda bir köprü kurmak için hazırlanmıştır. Aşağıdaki notlar, hikayenin derinliğini çocuğunuzun anlayacağı dilde sunmanıza yardımcı olacaktır.
Hikayenin Ana Fikri
Zorluklar karşısında hemen pes etmemeli ve doğru bildiğimiz yolda sabırla ilerlemeliyiz. Tıpkı Hz. Nuh gibi, başkaları ne derse desin inancımızı ve umudumuzu korursak, sonunda mutlaka güzelliklere ve selamete ulaşırız.
Sabır Kavramı: Geminin yapımının uzun sürdüğünü vurgulayarak, büyük başarıların zaman ve emek istediğini, hemen vazgeçmemek gerektiğini anlatabilirsiniz.
Doğa ve Hayvan Sevgisi: Hz. Nuh’un her hayvana değer vermesi üzerinden, tüm canlıların yaşam hakkına saygı duymamız gerektiğini aşılayabilirsiniz.
Alay ile Baş Etme: İnsanlar Hz. Nuh ile alay ettiğinde onun sakin kalması, “akran zorbalığı” veya alay edilme durumlarında çocuğunuza sakin kalma ve bildiği doğrudan şaşmama konusunda model olabilir.
Çocuğunuzla Konuşun: Tartışma Soruları
- Sen Hz. Nuh’un yerinde olsaydın ve arkadaşların senin yaptığın işle dalga geçseydi, onlara ne söylerdin?
- Gemiye sadece üç tane hayvan alma hakkın olsaydı, sence hangilerini seçerdin ve neden?
- Geminin içinde o kadar gün boyunca hayvanlar ve insanlar sence vakitlerini nasıl geçirmişlerdir?
- Güvercin ağzında zeytin dalıyla döndüğünde Hz. Nuh sence neler hissetmiştir?






