Oyuncak Ayı’nın Dileği
Bir varmış, bir yokmuş… Uzak ama sevimli bir oyuncak dükkanında, rafların en üst köşesinde neredeyse unutulmuş gibi duran minik kahverengi bir oyuncak ayı varmış. Adı Tufan’mış. Tüyleri hafif dalgalı, gözleri parlak koyu kahverengiymiş. Fakat Tufan’ın için için taşıdığı bir dileği varmış: Gerçek bir çocuk arkadaşıyla buluşmak, birlikte oyun oynamak, gülmek ve maceraya atılmak istemiş.
Dükkanın sahibi yaşlı bir oyuncak ustasıymış. Her akşam dükkanı kapatırken oyuncaklara “yalnız kalmayın, bir gün sizi sevecek bir çocuk bulursunuz” diye şakalaşırmış. Fakat gün geçtikçe müşteriler azalınca Tufan rafın en arkasına kaymış. Geceleri ustanın ışığı söndüğünde raflara asılı oyuncaklar arasında fısıltılar yükselirmiş: “Hangi çocuk bizi seçecek?” “Benimle kim oynayacak?” Tufan da içten içe seslenirmiş: “Ben buradayım. Gerçek bir arkadaş arıyorum.”
Bir gün, dükkana minik bir kız — adı Elif — annesiyle gelmiş. Elif’in gözleri raflara bakarken duraklamış: “Anneciğim, bu ayıyı almak istiyorum!” demiş. Annesi ayıyı eline almış, kontrol etmiş ve “Evet, çok güzelmiş” diyerek satın almış. Tufan’ın kalbi minik Elif’in kucağına alınırken heyecanla çarpmış. Nihayet dileği gerçek olacakmış!
Evde, Elif ayıyı yatağının başucuna koymuş. “Artık sen benim en iyi arkadaşımsın,” demiş ona. Tufan, bu sözleri duyunca içten bir umutla gözlerini parıldatmış. Gece olduğunda Elif uyuyakaldığında — işte o an — Tufan hafifçe titreşmiş. Ayılar genelde konuşamazmış ama Tufan, bir kez dileğini içinden çok derinden dilemiş: “Keşke gerçek bir dost olabilsem, Elif’le birlikte maceralara çıkabilsem.”
Ve birden… odanın sessizliği içinde, yavaşça Tufan’ın gözleri yumuşak bir ışıkla parlamış. Ayıcığın kolları hafifçe hareket etmiş, burnu hafifçe titremiş… Ama sabah olduğunda Elif hiçbirşey anlayamamış; ayı yine sessizce duruyormuş. Yine de, Elif sabah uyandığında ayının kıvrıldığı şekilde sanki uyku çekmiş gibi huzurla durduğunu fark etmiş ve gülümsemiş.
Günler geçmiş. Elif ile Tufan birlikte oyunlar oynamış — saklambaç, hayali orman yolculukları, uzay maceraları… Tufan, Elif’in yalnızca oyuncak arkadaşı değil, sırdaşı, destekçisi olmuş. Elif, okula gittiğinde Tufan başucunda bekleşmiş; gece olduğunda Elif onunla hayaller kurmuş: “Yarın uçan bir gemiye bineceğiz Tufi,” demiş (Elif ayıyı öylece kısa olarak “Tufi” diye çağırır olmuş). Tufan’ın dileği gerçekleşmiş gibiydi — gerçek bir arkadaş olmuştu.
Bir gün, Elif’in okuldaki resim ödevi için bir macera hikâyesi hazırlaması gerekmiş. Elif, Tufan ile birlikte “Bilge Orman’daki Kayıp Gökkuşağı” adında bir hikâye yazmış. “Tufi ve ben gökkuşağını bulmak için ormana gittik,” diye anlatmış. Bu hüzünlü ormanda, dev mantarlar, minik sincaplar, ışıl ışıl ateşböcekleri varmış. Tufi cesaretle öne çıkmış, “Ben seninle gelirim,” demiş Elif’e. İkisi birlikte gökkuşağının son rengini bulmuşlar — o renk karşılıklı sevgi rengiydi. O görev bittiğinde Tufi’nin yumuşak kucağına Elif daha sık sarılmış. Tufan ise kalbinin derinliklerinde başka bir dilek daha saklıyormuş: “Elif büyüse bile bir gün onunla birlikte olabilmek, hep yanına kalabilmek.”
Vakti gelmiş; Elif biraz daha büyümüş, oyuncak ayıları rafların tozlanmış köşelerine bırakır olmuş. Fakat Tufan farklıymış — Elif onun anlattığı maceraları unutmamış, geceleri sessizce başucuna koymuş. Bir gece Elif’in odasında eski bir kutu bulunmuş; kutuda Tufi’ye ait turuncu kurdele, bir resim ve bir küçük hatıra. Elif kutuyu açmış ve hafifçe gülümsemiş; “Tufi seninle çok şey yaşadık,” demiş. O anda Tufi, sabah olduğunda yine sessiz bir oyuncak olmuş ama Elif gözlerini açınca onu sıkıca kucaklamış. Ve dileği tam olarak gerçekleşmiş: Hem gerçek bir arkadaş olmuş hem de yıllar boyu yanında kalabilmiş.
Artık Tufan, bir oyuncak ayıdan çok daha fazlasıymış: Elif’in yeri geldiğinde güç alacağı dostu, yeri geldiğinde hatıralarına şahit olan sadık arkadaşı. Ve her gece, Elif uykuya dalarken, Tufi sessizce hafifçe gülümser gibi görünmüş; çünkü dileği gerçek olmuş — “Gerçek bir arkadaş olmak” dileği.
Bu masalı beğendiyseniz diğer Eğitici Masallar içeriklerine göz atabilirsiniz.