Tilki ile Leylek

Bir varmış, bir yokmuş… Ormanın derinliklerinde, zeki tilki ile narin leylek dostça yaşarmış. Günlerden bir gün tilki, leyleği yemeğe davet etmiş. “Sevgili dostum, gel de sana enfes bir çorba ikram edeyim,” demiş. Leylek de bu nazik daveti memnuniyetle kabul etmiş.

Tilkinin evine vardığında, leylek mis gibi kokan çorbayı sabırsızlıkla beklemiş. Ancak tilki, çorbayı geniş ve sığ bir tabakta sunmuş. Leylek, uzun gagasıyla çorbayı bir türlü içememiş. Çorba tam karşısında olsa da hiçbir şekilde tadına varamamış. Tilki ise çorbasını afiyetle içerken leyleğin çaresizliğine kıkırdayarak gülmüş.

Leylek, tilkinin bu şakasına kızsa da bunu belli etmemiş. Bunun yerine kibarca teşekkür ederek oradan ayrılmış. Ancak aklında bir ders verme planı varmış.

Birkaç gün sonra leylek, tilkiyi yemeğe davet etmiş. “Sevgili tilki dostum, şimdi de benim soframın tadına bakma sırası sende,” demiş. Tilki bu daveti hemen kabul etmiş. Leyleğin evine vardığında, masada uzun, dar ağızlı bir kapta mis kokulu bir yemek bulmuş. Leylek uzun gagasıyla yemeğini keyifle yerken, tilki bir türlü dar kaplardan yiyememiş. Ne kadar çabalasa da karnını doyurmayı başaramamış.

Tilki, o an kendi yaptığının ne kadar yanlış olduğunu anlamış. “Leylek dostum, seni zor durumda bırakarak ne kadar yanlış yaptığımı şimdi fark ediyorum,” demiş. Leylek gülümseyerek cevap vermiş: “Herkese adil davranmalıyız, çünkü yaptıklarımız er ya da geç bize geri döner.”

O günden sonra tilki, davranışlarında daha dikkatli olmuş ve leylekle dostluğunu daha sağlam temeller üzerine kurmuş.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu