Parmak Kız Masalı
Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, büyük bir şehirde küçük bir kulübede yaşayan iyi kalpli bir kadın varmış. Bu kadın her zaman bir çocuğunun olmasını dilemiş ama bir türlü çocuğu olmamış. Günlerden bir gün, yaşlı bir bilge kadına derdini anlatınca bilge ona sihirli bir arpa tanesi vermiş.
Kadın, tohumu saksıya ekmiş ve kısa süre içinde büyüyen çiçeğin tomurcuğu açılmış. İçinden altın sarısı saçları olan, minik, zarif bir kız çıkmış. O kadar küçükmüş ki boyu ancak bir başparmak kadar varmış. Bu yüzden adını Parmak Kız koymuşlar.
Parmak Kız, ceviz kabuğundan yapılmış bir yatakta uyur, lale yapraklarından elbiseler giyer, nilüfer yapraklarında dans edermiş. Ancak bir gece, odasının penceresi açıkken bir kara kurbağası içeri girmiş ve onu kaçırmış. “Bu küçük kız, oğluma çok güzel bir eş olur,” diye düşünerek onu bataklığa götürmüş.
Kurbağa, Parmak Kız’ı geniş bir nilüfer yaprağına bırakmış ve oğlu için düğün hazırlıkları yapmaya gitmiş. Zavallı küçük kız, çaresizce ağlarken nehirde yaşayan bir grup balık onu fark etmiş. Küçük kızın üzüldüğünü görünce ona acımışlar ve nilüfer yaprağının sapını kemirerek onu özgürlüğüne kavuşturmuşlar. Yaprak, suyun akıntısıyla sürüklenmeye başlamış.
Parmak Kız, yaprak üzerinde yol alırken bir yusufçuk onu görmüş ve narin kanatlarıyla onu alıp çiçeklerin üzerine bırakmış. Parmak Kız çiçekler arasında huzur içinde yaşarken bir gün soğuk kış gelip çatmış. Artık dışarıda kalamazmış. Üşüyerek yürürken iyi kalpli bir tarla faresi ona rastlamış ve onu sıcak yuvasına davet etmiş.
Ancak tarla faresi, yakın arkadaşı olan yaşlı bir köstebeğe onu eş olarak vermek istemiş. Köstebek zenginmiş ama hem yaşlı hem de suratsızmış. Parmak Kız, karanlık yer altı tünellerinde yaşamak istemiyormuş ama tarla faresi ona karşı çok ısrarcı davranıyormuş.
Bir gün, Parmak Kız tünellerde dolaşırken yaralı bir kırlangıç bulmuş. Kırlangıç, kanadı kırık olduğu için uçamıyormuş. Parmak Kız, ona yiyecek getirmiş ve soğuktan korunması için üzerine yapraklar örtmüş. Bahar gelince kırlangıç iyileşmiş ve uçmaya hazır hale gelmiş.
Parmak Kız’a “Benimle gelmek ister misin? Seni güzel çiçeklerin açtığı sıcak bir ülkeye götürebilirim,” demiş. Parmak Kız, yaşlı köstebekle evlenmek istemediği için kırlangıcın teklifini kabul etmiş ve onun sırtına binmiş.
Kırlangıç, onu rengârenk çiçeklerin açtığı bir ülkeye götürmüş. Orada çiçeklerin içinde minik, zarif bir prens yaşıyormuş. Prens, Parmak Kız’ı görür görmez ona âşık olmuş ve onunla evlenmek istemiş. Parmak Kız da prensi çok sevmiş ve onunla birlikte yaşamaya karar vermiş.
Prens, ona güzel kanatlı bir elbise vermiş. Artık o da bir çiçek perisi olmuş ve çiçekler arasında özgürce uçmuş. O günden sonra Parmak Kız, mutlu mesut yaşamış.
Ve gökyüzünde yıldızlar parladıkça, rüzgar çiçekleri okşadıkça, kırlangıçlar bahara uçtukça, onun hikâyesi dilden dile anlatılmış…