Kediler ve Fareler Masalı

Bir zamanlar, yemyeşil tepelerin ardında uzanan büyük bir çiftlikte, birbirinden akıllı ama bir o kadar da inatçı hayvanlar yaşarmış. Bu çiftliğin en dikkat çeken sakinleri ise fareler ve kedilermiş. Fareler, ahırın kuytu köşelerinde saklanır, geceleri sessizce çıkarak mutfaklardan kırıntı toplarlarmış. Kedilerse, gündüzleri uyur, geceleri farelerin peşinden koşarak oyunlar oynarlarmış. Ancak bu kovalamaca zamanla eğlenceyi aşıp, gerçek bir mücadeleye dönüşmüş.

Fareler her gece yiyecek bulmakta daha da zorlanmaya başlamış. Artık sadece hayatta kalmak için değil, varlıklarını sürdürmek için de planlar yapmaları gerekiyormuş. Bir gece, fareler sessizce bir araya gelerek bir toplantı düzenlemişler. En yaşlı fare olan Dede Fındık kürsüye çıkmış ve şöyle demiş:

“Artık bu böyle devam edemez. Kediler çok sessiz, çok hızlı. Onları ne zaman yanımıza geldiğini fark etmiyoruz bile. Hepimiz tehlike altındayız!”

Genç farelerden biri heyecanla el kaldırmış:

“Neden kedilerin boynuna birer zil takmıyoruz? Böylece yaklaştıklarını duyar, hemen saklanırız!”

Tüm fareler bir anda sevinçle alkışlamış. Fikir gerçekten dahiyane görünüyormuş. Ancak kısa süre sonra Dede Fındık tekrar söz almış:

“Güzel bir fikir evlat. Peki o zilleri kedilerin boynuna kim takacak?”

Salonda derin bir sessizlik olmuş. Hiçbir fare bu tehlikeli göreve gönüllü olmamış. Zira kedilerin boynuna yaklaşmak, bile bile tuzağa yürümek demekmiş.

Bu olaydan sonra fareler daha temkinli olmaya başlamış ama fikirlerini de hiç unutmamışlar. Günün birinde çiftliğe yeni bir kedi gelmiş. Bu kedi diğerlerinden farklıymış. Oldukça meraklı, oyuncu ama bir o kadar da sevimliymiş. Adı Mırmır’mış. Farelerden biri cesaretini toplayıp onunla konuşmaya gitmiş.

Mırmır, diğer kediler gibi farelere zarar vermek istemediğini söylemiş. Hatta farelerin neden korktuklarını da anlayabiliyormuş. Birkaç gün sonra, Mırmır kendi isteğiyle boynuna minik bir çıngırak taktırmış. Artık yürürken hafif bir çınlama duyuluyormuş. Diğer kediler buna önce gülmüş ama sonra ilginç bir şey fark etmişler: Mırmır’a insanlar daha çok ilgi gösteriyor, onu daha çok seviyormuş.

Zamanla çiftlikteki diğer kediler de bu çıngıraklardan istemeye başlamış. Çünkü insanlar onların nerede olduğunu duyabiliyor, etrafta oyun oynarken fark edip onları seviyormuş. Bu minik sesler kedilere zarardan çok fayda sağlamış.

Fareler ise artık yaklaştıklarını duydukları için daha rahat hareket edebiliyormuş. Bu sessiz anlaşma sayesinde fareler de kediler de çiftlikte barış içinde yaşamaya başlamış. Artık kimse birbirine zarar vermiyor, her canlı kendi alanına saygı gösteriyormuş.

Ve böylece, zamanında zili takmak büyük bir sorunken, herkesin iyiliği için çözülen bu mesele, çiftliğe huzur getirmiş.

Gökten üç minik zil düşmüş: biri Mırmır’a, biri cesur faremize, biri de bu masalı dinleyen sizlere…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu