Kurşun Asker Hikayesi
Bir zamanlar, uzak diyarlarda bir oyuncakçı dükkânı varmış. Bu dükkânda, her biri özenle yapılmış yirmi beş kurşun asker bulunuyormuş. Hepsi aynı kalıptan dökülmüş, üniformalarıyla gururla duran bu askerler, bir çocuğun doğum günü hediyesi olarak satın alınmış. Askerlerin arasında bir tanesi diğerlerinden farklıymış; üretim sırasında kurşun yetmediği için tek bacağı eksik kalmış. Ancak bu eksiklik, onun cesaretini ve duruşunu asla etkilememiş.
Doğum günü sabahı, çocuk heyecanla hediyelerini açarken kurşun askerleri görünce sevinçten havalara uçmuş. Askerleri masasına dizmiş ve oyunlarına başlamış. Masanın üzerinde, kâğıttan yapılmış muhteşem bir şato ve şatonun önünde dans eden zarif bir balerin figürü varmış. Balerin, bir ayağını havaya kaldırmış, kollarını zarifçe açmış bir pozisyonda duruyormuş. Tek bacaklı kurşun asker, balerini gördüğünde ona derin bir hayranlık ve sevgi beslemeye başlamış. Kendi eksikliğini unutarak, balerinin de tek bacaklı olduğunu düşünmüş ve onunla arasında bir bağ hissetmiş.
Kurşun Askerin Macera Yolculuğu Başlar
Gece olduğunda, evde herkes uykuya dalmış. Oyuncaklar ise kendi dünyalarında canlanmışlar. Kurşun asker, balerine olan sevgisini dile getirmek istemiş, ancak cesaret edememiş. Tam o sırada, oyuncak kutusundan çıkan bir palyaço, kurşun askere alaycı bir şekilde bakarak, “Gözlerini ondan ayırmazsan başına kötü şeyler gelebilir,” demiş. Kurşun asker, bu sözlere aldırış etmemiş ve balerine olan hayranlığını sürdürmüş.
Ertesi gün, çocuk kurşun askeri pencere pervazına yerleştirmiş. Aniden esen bir rüzgâr, kurşun askeri pencereden aşağı düşürmüş. Asker, kaldırımın kenarına düşmüş ve orada hareketsiz kalmış. Çocuk, onu aramış fakat bulamamış. Yağmur başlamış ve sular, kurşun askeri bir kanalın içine sürüklemiş. Oradan geçen iki çocuk, su birikintisinde kurşun askeri fark etmişler ve ona kağıttan bir kayık yaparak suya bırakmışlar. Kurşun asker, kayığın içinde cesurca dururken, akıntı onu karanlık bir kanalizasyon tüneline sürüklemiş.
Tünelde ilerlerken, kurşun asker çeşitli zorluklarla karşılaşmış; fareler ona yolunu sormuş, akıntılar onu oradan oraya savurmuş. Ancak o, balerine olan sevgisi ve ona yeniden kavuşma umuduyla tüm bu zorluklara göğüs germiş. Sonunda, tünelin çıkışında büyük bir nehre ulaşmış ve burada dev bir balık tarafından yutulmuş. Balığın midesinde karanlık ve yalnızlık içinde beklerken, kaderin onu nereye götüreceğini merak ediyormuş.
Balık, bir balıkçı tarafından yakalanmış ve pazarda satılmış. Balığı satın alan kadın, onu mutfağa getirip karnını yardığında, içinden kurşun askeri bulmuş. Kadın, bu duruma çok şaşırmış ve askeri oğluna götürmüş. Şaşırtıcı bir şekilde, bu ev, kurşun askerin ilk sahibi olan çocuğun eviymiş. Çocuk, kaybettiği kurşun askerini bulduğu için çok sevinmiş ve onu tekrar oyuncaklarının arasına koymuş. Kurşun asker, balerini yeniden gördüğünde tarifsiz bir mutluluk hissetmiş.
Ancak mutlulukları uzun sürmemiş. Kıskanç palyaço, kurşun askerin dönüşünden rahatsız olmuş ve intikam almak istemiş. Bir gün, çocuk odasında oynarken, palyaço çocuğun dikkatini dağıtmış ve kurşun asker, açık olan pencerenin pervazından tekrar düşerek sokağa yuvarlanmış. Bu kez, sokaktan geçen bir hizmetçi kadın, kurşun askeri bulmuş ve onu cebine atmış. Kadın, akşam evine döndüğünde, kurşun askeri sobaya atarak erimesini sağlamış.
Kurşun asker, alevler içinde erirken, son bir kez balerini düşündü ve ona olan sevgisini kalbinde hissederek yok oldu. Ertesi sabah, sobanın külünü temizleyen kadın, küllerin arasında küçük bir kurşun kalp buldu. Bu, kurşun askerin balerine olan sonsuz sevgisinin bir simgesiydi.
İlginizi Çekebilecek Diğer Sesli Masalları İnceleyin: Sesli Masal Dinle