Uzak diyarların birinde, gökyüzüne uzanan parlak gümüş tepeleriyle ünlü bir dağ varmış. Bu dağın eteklerinde, huzur dolu bir krallıkta yaşayan iyi kalpli bir kral ve kraliçenin biricik oğulları varmış: Prens Aras.
Prens Aras, sevgi dolu bir çocukmuş. Halkıyla vakit geçirmeyi, hayvanlarla oynamayı ve yaşlılardan hikâyeler dinlemeyi çok severmiş.
Ama bir gün, güneş doğduğunda sarayda bir sessizlik hâkim olmuş. Çünkü Prens Aras odasında yokmuş. Ne kraliçe ne kral ne de saray muhafızları onu bulabilmiş.
Halk üzgün, kraliçe gözyaşları içindeymiş. Kral hemen en cesur şövalyelerini görevlendirmiş. Ama günler geçtikçe kimse prensin izine rastlayamamış.
Tam herkes umudu kaybederken, sarayın kütüphanecisi olan yaşlı Lamis, eski bir kitaptan bir efsane okumuş: “Gümüş Dağ, kalbinde arayanı bekler. Ama yalnızca cesareti, iyiliği ve sabrı olanlar onu bulabilir.”
Kraliçe Lamis’in sözlerinden etkilenmiş. Hemen krallığın en akıllı ve cesur çocuğu olan Zera’yı çağırmış. Zera, Prens Aras’ın en yakın arkadaşıymış ve onun kaybolmasına çok üzülmüş.
“Zera,” demiş kraliçe, “Senin kalbinin temizliğine inanıyorum. Aras’ı bulabilecek olan sensin.”
Zera, küçük bir çanta hazırlamış. Yanına biraz ekmek, su ve en sevdiği meşe yaprağı kolyesini almış. Gümüş Dağ’a doğru yola koyulmuş.

Yol boyunca konuşan taşlarla, bilge bir tilkiyle ve rüzgârla fısıldaşan ağaçlarla karşılaşmış. Her biri ona birer bilmece sormuş. Cevaplarını doğru verdikçe, yolu biraz daha açılmış.
En sonunda Gümüş Dağ’ın eteğine varmış. Dağın tepesinden ışıklar saçılıyormuş ama zirveye çıkan yol kaybolmuş gibiymiş. Zera tam pes edecekken, meşe yaprağı kolyesi parlamaya başlamış. Yol, bir anda belirivermiş.
Zera, tepeye vardığında bir kristal mağaranın içinde uyuyan Prens Aras’ı görmüş. Prens bir büyünün etkisi altındaymış. Üzerinde parlayan bir yazı varmış: “Ancak gerçek dostun dokunuşu kalbi uyandırır.”
Zera, Aras’ın elini tutmuş. Gözyaşı yanaklarından süzülmüş ve prensin eline damlamış.
Bir anda mağara ışıkla dolmuş. Prens gözlerini açmış.
“Zera? Gerçekten sen misin?” demiş Aras.
Zera gülümseyerek başını sallamış. “Seni bulacağıma söz vermiştim.”
İki arkadaş sarılmış. Gümüş Dağ sevinçle titremiş, kristaller müzik gibi çınlamış. Ve bir kapı açılmış; saraya giden gizli bir geçit.
Krala ve kraliçeye kavuşan Aras, yaşadıklarını anlatmış. Gümüş Dağ’ın onu iyi bir lider olup olmayacağını anlamak için seçtiğini ve gerçek dostluğun gücünü test ettiğini söylemiş.
Zera ise sessizce gülümsemiş. Çünkü o artık sadece bir çocuk değil, krallığın gerçek kahramanıymış.
Ve o günden sonra, Prens Aras ve Zera birlikte büyümüş, birlikte yönetmiş ve birlikte hayalleri korumuşlar.
Ebeveyn Rehberi
Bu masal, çocuklara dostluk, cesaret ve sabrın ne kadar kıymetli olduğunu, fantastik bir anlatım üzerinden aktarır. Ayrıca doğru olanı yapmanın bazen cesaret gerektirdiğini de vurgular.
Masalın Ana Fikri
Gerçek dostluk, sadece birlikte gülmek değil; zor zamanlarda yanında olabilmektir. Cesaret, sevgi ve sabırla zorlukların üstesinden gelinebilir. Bu masal, içsel yolculuğun ve kalpten gelen iyiliğin önemini çocuklara hatırlatır.
Ebeveynler İçin Notlar
- Dostluk İlişkileri: Zera ve Aras’ın arkadaşlığı, çocuklara gerçek dostluğun fedakârlıkla beslendiğini gösterir. Bu, sosyal-duygusal gelişim açısından önemlidir.
 - Sabır ve Problem Çözme: Zera’nın yol boyunca karşılaştığı bilmeceler ve zorluklar, çocuklara sorun çözmenin zaman aldığını ve sabırlı olmanın önemini anlatır.
 - Kayıp ve Endişe: Prens’in kaybolması üzerinden, çocuklara güvende olma ve kaybolma gibi kavramları hassas bir dille işleyebilirsiniz.
 
Çocuğunuzla Konuşun: Tartışma Soruları
- Zera, Prens Aras’ı bulmak için hangi özelliklerini kullandı?
 - Sen Zera’nın yerinde olsaydın, en çok hangi bilmece zor gelirdi? Neden?
 - Gerçek dostluk sence ne demek? Arkadaşlarınla yaşadığın benzer bir anın var mı?
 - Gümüş Dağ’ın Prens’i sınaması sana ne düşündürdü? Lider olmak sence ne gerektirir?
 
Bu masalı beğendirseniz Kurbağa Prens Masalı‘nı okuyabilirsiniz.






